İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bu hafta Kongre'de konuşmak üzere Washington'a gitti. İsrail, ABD'nin önemli bir müttefiklerinden biri olmasına rağmen Netanyahu, tarih boyunca birden fazla ABD başkanına açıkça meydan okudu. ABD Kongre'sindeki konuşmasından önce Netanyahu'nun ABD başkanlarıyla yaşadığı en önemli çatışmalara bir göz atalım...
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Başkan Joe Biden'ın adaylıktan çekildiğini açıklamasının ardından Kongre'nin ortak toplantısına hitap etmek üzere ABD'ye gitti.
Netanyahu, İsrail'den ayrılmadan önce yaptığı açıklamada, "Amerikan halkı bir sonraki başkanı olarak kimi seçerse seçsin, İsrail, Amerika'nın Ortadoğu'daki vazgeçilmez ve güçlü müttefiki olmaya devam edecektir" dedi. Netanyahu, iktidarda olduğu onlarca yıl boyunca ABD'ye çok sayıda resmi ziyaret gerçekleştirdi, Amerikalı yetkililerle görüştü ve zaman zaman karşı karşıya geldi.
İsrail'in ABD'nin önemli bir müttefiki olmasına rağmen Netanyahu, birden fazla ABD başkanına açıkça meydan okudu.
İşte iki devletin açıkça karşı karşıya geldiği anlar... Başkan Bill Clinton, Temmuz 1996'da Washington'da Netanyahu ile ilk resmi toplantısını gerçekleştirdi.
İsrail başbakanının ABD'li mevkidaşı ile İsrail-Filistin sorunu hakkında konuştuğu görüşmeden sonra, çileden çıkan Clinton, yardımcılarına özel olarak, "Kendisini kim sanıyor? Buradaki süper güç kim?" diye sordu. O zamanki Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın Washington'ın en yakın bölgesel müttefikine desteğini yeniden teyit etmek için İsrail'e gitmişti.
Birkaç saat sonra, İsrail hükümeti Doğu Kudüs'te Yahudiler için bin 600 yeni konut birimi planlarını duyurdu.
Bu garip zamanlamayla duyuru, İsrail ve Filistinlilerin ABD arabuluculuğunda dolaylı barış müzakereleri konusunda anlaşmaya varmasından sadece bir gün sonra yapıldı. Biden buna karşılık, ekibi bir açıklama hazırlarken Netanyahu'yu akşam yemeğinden önce bir buçuk saat bekletti.
Yemek sırasında yayınlanan Biden'ın açıklaması , yakın bir müttefike yönelik olmasına rağmen dikkat çekici derecede güçlüydü.
"Kınama" kelimesini kullandı ve duyurunun "içeriği ve zamanlamasının" "şu anda ihtiyaç duyulan güveni baltalayan türden bir adım" olduğunu belirtti. 9 Mayıs 2011'de Başkan Barack Obama, 1967 sınırlarına dayanan sınırlara sahip iki devletli bir çözüm çağrısında bulundu.
Ertesi gün, Beyaz Saray'da kapalı kapılar ardında yapılan bir görüşmenin ardından Netanyahu, Obama'yı alenen reddederek, "illüzyonlara" dayalı bir barışın "Ortadoğu gerçekliğinin kayalarına" çarpacağını söyledi.
Netanyahu bu konuşmada, İsrail'in "savunulamaz" 1967 sınırlarına geri dönemeyeceğini ilan etti. Netanyahu ile Obama yönetimi arasındaki ilişki, İsrail başbakanının Beyaz Saray'a önceden danışmadan Cumhuriyetçi bir konuşmacının daveti üzerine Cumhuriyetçi liderliğindeki Kongre'nin ortak toplantısında konuşmasıyla daha da kötüleşti.
Netanyahu, İran'ın nükleer programı hakkında konuştu- bazı Beyaz Saray yetkilileri bunu ABD başkanını ve ABD'nin Tahran ile müzakerelerini baltalama girişimi olarak gördü. Başkan Donald Trump ile Netanyahu, Trump'ın döneminde güçlü, sadık ve kişisel bir ittifak yaşadı.
Ancak Trump'ın 2020'de seçimi Biden'a kaybetmesinin ardından ilişki hızla bozuldu ve Trump, Netanyahu'yu rakibini çok çabuk tebrik etmekle suçladı.
Trump daha sonra Axios gazetecisi Barak Ravid'e, "Biden'ı ilk tebrik eden kişi, muhatap olduğum herkesten daha fazlasını yaptığım adam olan Bibi Netanyahu'ydu. ... Bibi sessiz kalabilirdi. Korkunç bir hata yaptı" dedi. İsrail'in sadık bir destekçisi olan Biden, Netanyahu'yu kırk yıldır tanıyor ve uzun ama karmaşık bir dostluk sürdürüyor.
Biden, Gazze'deki artan sivil kayıpları nedeniyle Demokratların İsrail'e silah vermeyi bırakması yönündeki baskısıyla desteği dengelemeye çalıştı.
Biden'ın politikacılara, "Ona söyledim, Bibi... sen ve ben 'İsa'ya gel' toplantısı yapacağız" dediği kaydedildi.
Netanyahu daha sonra, "Eğer bu yürekten bir sohbet anlamına geliyorsa, Joe Biden'ı tanıdığım 40 yıl boyunca ve savaş başladığından bu yana geçen 12 veya 13 sohbette bunu birçok kez yaşadık" dedi. ABD hükümeti, İsrail'e en büyük silah tedarikçisi konumunda. Buna 7 Ekim'den bu yana yapılan 6,5 milyar doları aşan güvenlik yardımı da dahil.
Haziran ayında Netanyahu, Biden yönetiminin "silah ve mühimmat sakladığını" iddia etti. Beyaz Saray bu iddiayı reddetti. Baskılar ortasında, Biden yönetimi Mayıs ayında İsrail'e iki tür büyük silahın teslimatını askıya aldı. Ancak temmuz ayında bu silahlardan bieinin teslimatına devam edildi.
Pazartesi günü Washington'a doğru yola çıkan Netanyahu, seyahatinin Biden'a "savaşta ve kamu hizmetindeki uzun ve seçkin kariyeri boyunca İsrail için yaptıklarından dolayı" teşekkür etme fırsatı olacağını söyledi.